5,398 Matching Annotations
  1. Nov 2025
    1. Bifurcation ridges

      Bifurcation Ridges (Furkasyon Çıkıntıları / Çatallanma Sırtları), çok köklü dişlerde köklerin ayrıldığı furkasyon bölgesinde bulunan kemik veya diş yapısındaki çıkıntılardır.

    2. Enamel pearls

      Enamel Pearls (Mine İnceleri / Mine Incileri), diş kökleri üzerinde normalden fazla mine dokusunun odaklanmasıyla oluşan küçük yuvarlak yapılardır.

    3. Anatomic Factors• Short, taperedroots• Cervical enamelprojections• Enamel pearls• Bifurcation ridges• Root concavities• Developmentalgrooves• Root proximity• Furcation invasion• Tooth mobility• Caries• Tooth vitality• Root resorptio

      ①) Anatomic Factors (①) Anatomik Faktörler

      (②) • Short, tapered roots (②) • Kısa, konik kökler

      (③) • Cervical enamel projections (③) • Servikal mine çıkıntıları

      (④) • Enamel pearls (④) • Mine incileri (enamel pearls)

      (⑤) • Bifurcation ridges (⑤) • Furkasyon çıkıntıları

      (⑥) • Root concavities (⑥) • Kök konkaviteleri (çukur/kavislilikler)

      (⑦) • Developmental grooves (⑦) • Gelişimsel oluklar

      (⑧) • Root proximity (⑧) • Köklerin birbirine yakınlığı

      (⑨) • Furcation invasion (⑨) • Furkasyon invazyonu (çok köklü dişlerde çatallanma bölgesinin etkilenmesi)

      (⑩) • Tooth mobility (⑩) • Diş mobilitesi (oynaklık)

      (⑪) • Caries (⑪) • Çürük

      (⑫) • Tooth vitality (⑫) • Dişin canlılığı

      (⑬) • Root resorption (⑬) • Kök rezorpsiyonu

    4. Overall ClinicalFactors• Patient age• Disease severity• Biofilm control• Patient compliance

      ①) Overall Clinical Factors (①) Genel Klinik Faktörler

      (②) • Patient age (②) • Hasta yaşı

      (③) • Disease severity (③) • Hastalığın şiddeti

      (④) • Biofilm control (④) • Biyofilm kontrolü (plak kontrolü)

      (⑤) • Patient compliance (⑤) • Hastanın tedaviye uyumu

      1. Oral habits (Ağız alışkanlıkları):

      Parmak emme

      Tırnak yeme (onychophagia)

      Diş gıcırdatma (bruksizm)

      Kalem veya nesne ısırma

      Dudak veya yanak ısırma

      1. Compulsions (Zorlayıcı davranışlar):

      Tekrarlayan diş çekme veya tırnak yeme gibi obsesif hareketler

      Dişleri aşırı temizleme veya sert fırçalama

      Dudak veya yanak derisi çekme

    5. 🦷 Etiological Factors (Etiyolojik Faktörler / Hastalığa Neden Olan Faktörler), bir hastalığın oluşumuna veya gelişmesine neden olan etkenler anlamına gelir.

    6. Overall Prognosis (Genel Prognoz), tüm ağızdaki dişlerin ve periodonsiyumun tedavi sonrası ve uzun vadede sağlıklı kalma olasılığının tahmini anlamına gelir.

    7. The provisional prognosis allows theclinician to initiate treatment of teeth thathave a doubtful outlook in the hope that afavorable response may tip the balance andallow teeth to be retained.

      ①) The provisional prognosis allows the clinician to initiate treatment of teeth that have a doubtful outlook in the hope that a favorable response may tip the balance and allow teeth to be retained. (①) Geçici prognoz, klinisyene şüpheli bir geleceğe sahip dişlerin tedavisine başlamasına olanak tanır; amaç, olumlu bir yanıtın durumu lehine çevirebileceği ve dişlerin ağızda korunmasını sağlayabileceği umududur

    8. chemotherapeutic

      kelime anlamıyla mikroorganizmaların büyümesini veya aktivitesini durdurmak ya da azaltmak için kullanılan kimyasal madde demektir.

    9. The reevaluation phase in the treatmentsequence allows the clinician to examinethe tissue response to scaling, oral hygiene,and root planing, as well as to the possibleuse of chemotherapeutic agents whereindicated.

      ①) Tedavi sürecindeki yeniden değerlendirme aşaması, klinisyene kazıma (scaling), ağız hijyeni ve kök yüzeyi düzleştirmesine (root planing) karşı dokuların yanıtını, ayrıca gerekli görüldüğü durumlarda kemoterapötik ajanların olası kullanımını inceleme olanağı sağlar.

    10. n many of these cases, it may be advisableto establish a provisional prognosis untilphase I therapy is completed andevaluated

      ①) In many of these cases, it may be advisable to establish a provisional prognosis until phase I therapy is completed and evaluated. (①) Bu vakaların çoğunda, Faz I tedavisi tamamlanıp değerlendirene kadar geçici bir prognoz belirlemek uygun olabilir.

      🦷 Açıklama: Burada anlatılmak istenen şey şudur: Tedaviye başlamadan önce, hastanın durumuna dair kesin bir prognoz (yani dişin geleceği) söylemek zordur. Bu yüzden, "provisional prognosis" (geçici prognoz) verilir. Faz I tedavi (örneğin: diş taşı temizliği, kök yüzeyi düzleştirme, ağız hijyeni eğitimi vb.) tamamlandıktan ve hastanın buna nasıl yanıt verdiği görüldükten sonra, bu geçici prognoz yeniden değerlendirilir ve gerekirse kesin (final) prognoz olarak güncellenir.

    11. ① Favorable (Uygun / İyi Prognoz)

      Periodontal destek yeterli.

      Etiyolojik faktörler (plak, taş vb.) kontrol edilebilir.

      Hasta motivasyonu iyi, oral hijyen yeterli.

      Tedavi sonrası dişin stabil kalma olasılığı yüksek.

      ✅ Yani: Tedaviyle dişin uzun süre stabil kalması yüksek ihtimaldir.

      Örnek: Sınırlı kemik kaybı, iyi plak kontrolü, iyi sistemik durum.

      ② Questionable (Şüpheli Prognoz)

      Periodontal destek azalmış.

      Furkasyȯn tutulumu, derin cep veya mobilite olabilir.

      Ama: hastanın iyi motivasyonu ve uygun tedaviyle durdurulabilir.

      Etiyolojik faktörlerin kontrolü zor ama imkânsız değil.

      ⚠️ Yani: Dişin stabil kalma olasılığı eşit derecede şüpheli — iyi de gidebilir, kötü de.

      ③ Unfavorable (Kötü Prognoz)

      İleri destek kaybı (horizontal veya vertical).

      Furkasyonlar ileri düzeyde.

      Etiyolojik faktörler kontrol edilemez veya erişilemez.

      Tedaviyle stabilite sağlanması olası değil.

      ❌ Yani: Tedavi edilse bile uzun dönem stabilite beklenmez.

      ④ Hopeless (Umutsuz Prognoz)

      Dişin çekimi gerekir.

      Çünkü destek dokuları kritik düzeyde kaybedilmiştir.

      Tedaviyle bile kurtarılamaz.

      Enfeksiyon veya mobilite çok yüksektir.

    12. Sınıf Tanım Klinik Özellik Radyografik Görünüm I Başlangıç 3 mm’den az giriş Görülmez II Parsiyel Prob furkaya girer ama karşıya geçmez Hafif radyolüsensi III Tam Prob karşıya geçer Bazen görünür IV Açık Furka ağızda görülebilir Belirgin radyolüsensi

    13. ① Good (İyi Prognoz)

      Klinik ataşman kaybı minimumdur.

      Kemik kaybı az veya hiç yoktur.

      Cep derinliği: 3 mm’den küçük.

      Mobilite yoktur.

      Hastanın iyi plak kontrolü vardır.

      Furkasyo (kökler arası bölge tutulumu) yoktur.

      → Bu dişin uzun süre ağızda kalması beklenir.

      ② Fair (Orta – İdare Eder Prognoz)

      %25’ten az ataşman kaybı.

      Hafif sınıf I furkasyon tutulumu olabilir.

      Plak kontrolü yeterlidir.

      Tedaviyle stabil hale getirilebilir.

      ③ Poor (Zayıf Prognoz)

      %25–50 ataşman kaybı.

      Sınıf II furkasyon tutulumu vardır.

      Kemik kaybı ve cep derinliği artmıştır.

      Dişin mobilitesi artmıştır.

      Tedavi edilse bile uzun dönem stabilite şüphelidir.

      ④ Questionable (Kuşkulu Prognoz)

      50 ataşman kaybı.

      Sınıf II veya III furkasyon tutulumu.

      Kök konfigürasyonu veya kemik desteği olumsuzdur.

      Dişin mobilitesi belirgindir.

      Tedaviyle kısa süreli stabilite sağlanabilir ama uzun vadede prognoz kötü.

      ⑤ Hopeless (Ümitsiz Prognoz)

      Destek dokularının büyük kısmı kaybedilmiştir.

      Sınıf III furkasyon tutulumu.

      Şiddetli mobilite.

      Diş çekim endikasyonundadır.

    14. Sınıf Tanım Klinik Özellik Radyografik Görünüm I Başlangıç 3 mm’den az giriş Görülmez II Parsiyel Prob furkaya girer ama karşıya geçmez Hafif radyolüsensi III Tam Prob karşıya geçer Bazen görünür IV Açık Furka ağızda görülebilir Belirgin radyolüsensi

    15. he prediction of a present disease (done after the diseaseis there)• Prognostic factors are the factors that affect the prognosis...• T h e likelihood to get the disease (the possibility to get thedisease)• Risk factors are the factors which make the patient at risk to get thedisease..

      ① The prediction of a present disease (done after the disease is there) (Mevcut bir hastalığın tahmini — hastalık ortaya çıktıktan sonra yapılır.)

      ② Prognostic factors are the factors that affect the prognosis... (Prognozu etkileyen faktörler “prognostik faktörler” olarak adlandırılır...)

      ③ The likelihood to get the disease (the possibility to get the disease) (Hastalığa yakalanma olasılığı veya riski)

      ④ Risk factors are the factors which make the patient at risk to get the disease.. (Risk faktörleri, hastanın o hastalığa yakalanma riskini artıran faktörlerdir.)

      🦷 Kısaca fark:

      Risk faktörleri: Hastalığın oluşmasından önce etkilidir.

      Prognostik faktörler: Hastalık oluştuktan sonra seyrini etkiler.

    16. P r o g n o s i s s h o u l d b e e s t a b l i s h e d b e f o r et r e a t m e n t i s s t a r t e d a n d b a s e d o n t h i sp r o g n o s i s y o u r t r e a t m e n t p l a n s h o u l d b ed o n e ...

      ① Prognosis should be established before treatment is started and based on this prognosis your treatment plan should be done (Prognoz, tedaviye başlamadan önce belirlenmelidir ve bu prognoza dayanarak tedavi planınız yapılmalıdır)

      Açıklama:

      Prognoz, hastalığın olası seyri ve tedaviye yanıtını öngörür.

    17. linical StepsTaking History &ExaminationFurther Investigations-if needed- Define the DiagnosisDetermine thePrognosis of thediseasePlan the TreatmentP r o g n o s i s is e s t a b l i s h e d AFTER t h e d i a g n o s i s is m a d e a n d BEFORE t h e t r e a t m e n tp l a n i s e s t a b l i s h e

      ① Clinical Steps (Klinik Adımlar)

      ② Taking History & Examination (Hastanın öyküsünü almak ve muayene yapmak)

      ③ Further Investigations — if needed (Gerekirse ileri tetkikler yapmak)

      ④ Define the Diagnosis (Tanıyı koymak)

      ⑤ Determine the Prognosis of the disease (Hastalığın prognozunu belirlemek)

      ⑥ Plan the Treatment (Tedavi planını yapmak)

      ⑦ Prognosis is established AFTER the diagnosis is made and BEFORE the treatment plan is established (Prognoz, tanı konulduktan sonra ve tedavi planı yapılmadan önce belirlenir)

    18. The PREDICTION of the:•course of a disease{ stage of the disease and how fast is this stage going on}•duration of a disease{how long does it take for the treatment to be finished}•outcomes of a disease{the results if this case is left untreated or if we treat it}.

      ① The PREDICTION of the course of a disease (Hastalığın seyriyle ilgili tahmin)

      Stage of the disease and how fast is this stage going on (Hastalığın evresi ve bu evrenin ne kadar hızlı ilerlediği)

      ② The PREDICTION of the duration of a disease (Hastalığın süresiyle ilgili tahmin)

      How long does it take for the treatment to be finished (Tedavinin tamamlanmasının ne kadar süreceği)

      ③ The PREDICTION of the outcomes of a disease (Hastalığın sonuçlarıyla ilgili tahmin)

      The results if this case is left untreated or if we treat it (Bu vaka tedavi edilmezse veya tedavi edilirse sonuçlar ne olur)

      Açıklama:

      Prediction (Prognoz), hastalığın ilerleme hızı, tedavi süresi ve olası sonuçlarını öngörmeyi ifade eder.

    Annotators

    1. Complexity 1 cases may be treated in general practice, Complexity 2 cases either referred or treated by the GDP and Complexity 3 cases mostly referred.

      ① Complexity 1 cases may be treated in general practice (Kompleksite 1 vakaları genel pratikte tedavi edilebilir)

      ② Complexity 2 cases either referred or treated by the GDP (Kompleksite 2 vakaları ya sevk edilir ya da genel diş hekimi tarafından tedavi edilir)

      ③ Complexity 3 cases mostly referred (Kompleksite 3 vakaları çoğunlukla sevk edilir)

    2. bone removal (e.g., crown lengthening surgery).

      Bone removal / Crown lengthening: Dişin klinik boyunu artırmak için kemik ve/veya dişeti dokusunun çıkarılması.

    3. Surgical procedures involving periodontal tissue augmentationand/or bone removal (e.g., crown lengthening surgery).

      (Periodontal doku artırımı ve/veya kemik çıkarımı içeren cerrahi işlemler, örn. kron boyu uzatma ameliyatı)

    4. Complexity 1BPE Score 1 – 3 in any sextantComplexity 2BPE Score of 4 in any sextantSurgery involving the periodontal tissues

      ① BPE Score of 4 in any sextant (Herhangi bir sextantta BPE Skoru 4)

      Tanım ve Açıklama:

      Score 4: Cep derinliği >5.5 mm

      Bu, ileri periodontal hastalık ve ciddi doku kaybı anlamına gelir.

      ② Surgery involving the periodontal tissues (Periodontal dokuları içeren cerrahi)

      Açıklama:

      BPE Score 4 olan bölgelerde genellikle non-surgical tedavi (temizlik, scaling/root planing) yetersiz kalır.

      Cerrahi müdahale gerekebilir:

      Flap operasyonu

      Kemik rejenerasyonu

      Cep derinliğinin azaltılması

      Amaç, periodontal cep derinliğini kontrol altına almak ve doku kaybını durdurmak.

      Özet:

      Score 1–3 → Non-surgical yaklaşım ve takip

      Score 4 → Cerrahi tedavi düşünülmeli

    5. Authors categorizedbacterial species intocolour coded groupsbased on theirpathogenecity

      (Yazarlar, bakteriyel türleri patojenitelerine göre renk kodlu gruplara ayırdı)

    6. Restoration overhangsDefective crown marginsPoorly designed partial denturesOrthodontic appliance

      ① Iatrogenic risk factors — Restoration overhangs, Defective crown margins, Poorly designed partial dentures, Orthodontic appliances (İatrojenik risk faktörleri — Restorasyon taşmaları, kusurlu kuron kenarları, kötü tasarlanmış parsiyel protezler, ortodontik apareyler)

      Açıklama:

      Restoration overhangs (Restorasyon taşmaları): Dolgu veya kron kenarlarının taşması, plak birikimine yol açar.

      Defective crown margins (Kusurlu kuron kenarları): Diş etine uygun olmayan kenarlar, periodontal doku irritasyonuna neden olur.

      Poorly designed partial dentures (Kötü tasarlanmış parsiyel protezler): Temizlenmesi zor bölgeler oluşturur, plak birikimini artırır.

      Orthodontic appliances (Ortodontik apareyler): Diş telleri ve apareyler, plak kontrolünü zorlaştırarak periodontal risk oluşturabilir.

    7. atrogenic risk facto

      ① Iatrogenic (İatrojenik / Hekim kaynaklı)

      Tanım: Tıbbi veya dental müdahale sonucu istemeden ortaya çıkan durum veya komplikasyon.

    8. Tooth position MalalignmentCrowdingTipping MigrationOcclusal forces

      ① Tooth position — Malalignment, Crowding, Tipping, Migration, Occlusal forces (Diş pozisyonu — Yanlış hizalanma, sıkışıklık, eğilme, yer değiştirme, oklüzal kuvvetler)

      Açıklama:

      Malalignment (Yanlış hizalanma): Dişlerin normal dizilimden sapması; plak birikimine yatkın alanlar oluşturur.

      Crowding (Sıkışıklık): Dişlerin birbirine çok yakın veya üst üste gelmesi; temizliği zorlaştırır.

      Tipping (Eğilme): Dişlerin eksenlerinden sapması; periodontal stres artar.

      Migration (Yer değiştirme): Dişlerin pozisyon değiştirmesi; çiğneme ve oklüzal yükler değişir.

      Occlusal forces (Oklüzal kuvvetler): Dişlerin kapanma ve çiğneme sırasında aldığı basınç; doku yıkımına katkıda bulunabilir.

      Sonuç: Bu faktörler, periodontal doku stresini artırır ve hastalık riskini yükseltir.

    9. Anatomical risk factors Enamel pearl/projectionsGroovesFurcationsGingival recession

      ① Anatomical risk factors — Enamel pearl/projections, Grooves, Furcations, Gingival recession (Anatomik risk faktörleri — Mine boncukları/projeksiyonları, oluklar, furkasyonlar, dişeti çekilmeleri)

      Açıklama:

      Enamel pearl/projections (Mine boncukları/projeksiyonları): Diş kökünde normalden fazla mine birikintisi; plak birikimine yatkın.

      Grooves (Oluklar): Diş yüzeyindeki doğal çukurlar; temizlenmesi zor bölgeler oluşturur.

      Furcations (Furkasyonlar): Çok köklü dişlerde köklerin ayrıldığı bölge; periodontal cep oluşumuna ve doku yıkımına eğilimlidir.

      Gingival recession (Dişeti çekilmesi): Dişetinin normal seviyesinden aşağı çekilmesi; kök yüzeyini açığa çıkarır ve plak birikimini kolaylaştırır.

      Sonuç: Bu anatomik faktörler, plak birikimini artırarak periodontal hastalık riskini yükseltir.

    10. Occlusal forces—Class II div 2 malocclusions, loss of posteriorsuppor

      Occlusal forces (Oklüzal kuvvetler): Dişlerin kapanması ve çiğneme sırasında dişlere ve dişetlerine uygulanan kuvvetler.

      Class II div 2 malocclusion (Sınıf II divizyon 2 maloklüzyon): Üst ön dişlerin arkaya doğru eğimli olduğu ve alt çene geride konumlandığı bir kapanış bozukluğu türü.

      Loss of posterior support (Posterior desteğin kaybı): Azı dişlerinin kaybı veya çiğneme sırasında arka dişlerin destek sağlayamaması.

    11. Occlusal interferences in both centric occlusionand lateral excursive movements

      Tanım ve Açıklama:

      Occlusal interference (Oklüzal interferans): Dişlerin kapanması veya hareket etmesi sırasında normal diş teması ve kapanmayı engelleyen yanlış temaslar.

      Centric occlusion (Santral oklüzyon): Alt ve üst çenenin tam kapanma pozisyonu.

      Lateral excursive movements (Lateral ekskürsiyon hareketleri): Çenenin sağa veya sola hareketleri sırasında dişlerin yaptığı hareketler.

    12. Increased risk due to an increased risk of plaque retention---inaccessibility to cleaning. Occlusal forces—Class II div 2 malocclusions, loss of posteriorsupport. Affects both the healthy periodontium andthe affected teeth with existing periodontal disease. Removal of --Occlusal interferences in both centric occlusionand lateral excursive movements

      ① Tooth-related factors (Dişle ilişkili faktörler)

      ② Increased risk due to an increased risk of plaque retention — inaccessibility to cleaning (Plak birikimi riski arttığı için artan risk — temizlemenin zor olması)

      ③ Occlusal forces — Class II div 2 malocclusions, loss of posterior support (Oklüzal kuvvetler — Sınıf II divizyon 2 maloklüzyonlar, posterior destek kaybı)

      ④ Affects both the healthy periodontium and the affected teeth with existing periodontal disease (Hem sağlıklı periodonsiyumu hem de mevcut periodontal hastalığı olan dişleri etkiler)

      ⑤ Removal of — Occlusal interferences in both centric occlusion and lateral excursive movement (Çıkarma — Hem santral oklüzyon hem de lateral hareketlerdeki oklüzal interferanslar)

      Açıklama:

      Plağın tutulması kolay bölgeler (ör. çapraşık dişler) periodontal hastalık riskini artırır.

      Oklüzal kuvvetler ve maloklüzyonlar, hem sağlıklı hem de hasta dişlerde doku yıkımını etkileyebilir.

      Oklüzal interferansların düzeltilmesi, dişlerin düzgün kapanması ve periodontal sağlığın korunması için önemlidir.

    13. Gender Higher in males Related to poorer plaque control and lower dental attendancerates in male

      ① Gender (Cinsiyet)

      ② Higher in males (Erkeklerde daha yüksek)

      ③ Related to poorer plaque control and lower dental attendance rates in males (Erkeklerde daha zayıf plak kontrolü ve daha düşük diş hekimi ziyaret oranları ile ilişkilidir)

      Açıklama:

      Periodontal hastalık erkeklerde daha sık görülür.

      Bunun nedeni genellikle ağız hijyeni alışkanlıkları ve diş hekimi ziyaret sıklığındaki farklılıklardır.

    14. Socioeconomic status Complex, multi-faceted parameter Higher socioeconomic status-better plaque control and increased dental visitsdecreased prevalence of periodontal diseas

      ① Socioeconomic status (Sosyoekonomik durum)

      ② Complex, multi-faceted parameter (Karmaşık, çok boyutlu bir parametre)

      ③ Higher socioeconomic status – better plaque control and increased dental visits, decreased prevalence of periodontal disease (Yüksek sosyoekonomik durum – daha iyi plak kontrolü ve artmış diş hekimi ziyaretleri, periodontal hastalığın daha düşük prevalansı)

    15. apillon-Lefevre syndrome Defects in neutrophil adhesionIncreased cathepsin productionChediak-Higashi syndrome Abnormal phagocyte chemotaxisLazy leucocyte syndrome Reduced leukocyte chemotaxisLAD syndrome Reduced leukocyteadhesion/phagocytosisChronic granulomatous disease Abnormal leukocyte intrecellular killingDown’s syndrome Abnormal leukocyte chemotaxisEhlers-Danlos syndrome Collagen defectHypophostasia Cemental defec

      ① Papillon-Lefevre syndrome: Defects in neutrophil adhesion, Increased cathepsin production (Papillon-Lefevre sendromu: Nötrofillerin yapışma kusurları, artmış kathepsin üretimi)

      ② Chediak-Higashi syndrome: Abnormal phagocyte chemotaxis (Chediak-Higashi sendromu: Fagositlerin anormal kemotaksisi)

      ③ Lazy leucocyte syndrome: Reduced leukocyte chemotaxis (Tembel lökosit sendromu: Lökositlerin azalmış kemotaksisi)

      ④ LAD syndrome: Reduced leukocyte adhesion/phagocytosis (LAD sendromu: Lökosit yapışması ve fagositozunun azalması)

      ⑤ Chronic granulomatous disease: Abnormal leukocyte intracellular killing (Kronik granülomatöz hastalık: Lökositlerin hücre içi öldürme işlevinin bozulması)

      ⑥ Down’s syndrome: Abnormal leukocyte chemotaxis (Down sendromu: Lökositlerin anormal kemotaksisi)

      ⑦ Ehlers-Danlos syndrome: Collagen defect (Ehlers-Danlos sendromu: Kolajen kusuru)

      ⑧ Hypophosphatasia: Cemental defect (Hipofosfatazya: Sement tabakasında bozukluk)

      Açıklama:

      Bu sendromlar ve hastalıklar, bağışıklık hücrelerinin işlev bozuklukları veya doku kusurları nedeniyle periodontal hastalık riskini artırır.

    16. IL-1 activates the inflammatory and immune responses to bacterial virulencefactors stimulates the release of host proteolytic enzymes andosteoclastic activation --- results in periodontal tissue breakdown

      ① IL-1 activates the inflammatory and immune responses to bacterial virulence factors (IL-1, bakteriyel virülans faktörlerine karşı inflamatuar ve bağışıklık yanıtlarını aktive eder)

      ② Stimulates the release of host proteolytic enzymes and osteoclastic activation (Konak proteolitik enzimlerin salgılanmasını ve osteoklast aktivasyonunu uyarır)

      ③ Results in periodontal tissue breakdown (Periodontal dokunun yıkımıyla sonuçlanır)

      Açıklama:

      IL-1 (Interleukin-1): Bağışıklık sisteminin sitokini, bakteriyel saldırıya yanıt verir.

      Etkisi: Enflamasyonu ve doku yıkımını artırarak periodontal dokuların parçalanmasına neden olur.

      Proteolytic (Proteolitik / Protein parçalayıcı)

      Tanım: Proteinleri aminoasitlerine kadar parçalayabilen enzim veya süreçlerle ilgili.

    17. Caused by gene polymorphisms, IL-1 acting as a contributoryrisk factor

      Caused by gene polymorphisms, IL-1 acting as a contributory risk factor (Gen polimorfizmleri nedeniyle oluşur; IL-1 katkıda bulunan bir risk faktörü olarak görev yapar)

      Açıklama:

      Gene polymorphisms (Gen polimorfizmleri): Belirli genlerdeki küçük varyasyonlar, bireyin hastalığa yatkınlığını artırabilir.

      IL-1 (Interleukin-1): Bağışıklık sisteminde rol oynayan bir sitokin; genetik varyasyonlarla birlikte hastalığın şiddetini artıran katkıda bulunan bir faktör olarak görev yapar.

    18. Vitamin- C – an important antioxidant

      ① Role in the inhibition of reactive oxygen species (ROS) tissue damage in periodontal disease (Periodontal hastalıkta reaktif oksijen türlerinin (ROS) dokusal hasarı engellemedeki rolü)

      Açıklama:

      Reactive Oxygen Species (ROS / Reaktif oksijen türleri): Hücrelerde metabolizma sırasında oluşan ve dokulara zarar verebilen kimyasal moleküller.

      Vitamin C’nin rolü: Antioksidan olarak ROS’u nötralize eder ve periodontal dokuda iltihap ve hasarı azaltır.

      Sonuç: Yeterli C vitamini, periodontal hastalıklarda doku yıkımını sınırlayabilir.

    19. Ulcerative gingivitis, gingival hemorrhage, rapid periodontalpocket formation, tooth loss

      ① Ulcerative gingivitis, gingival hemorrhage, rapid periodontal pocket formation, tooth loss (Ülseratif gingivit, dişeti kanaması, hızlı periodontal cep oluşumu, diş kaybı)

      Açıklama:

      Ulcerative gingivitis (Ülseratif gingivit): Dişetinde ülserler ve doku kaybı ile seyreden şiddetli iltihap.

      Gingival hemorrhage (Dişeti kanaması): Dişetinde kanama, genellikle dokuların zayıflaması ve iltihap nedeniyle olur.

      Rapid periodontal pocket formation (Hızlı periodontal cep oluşumu): Diş eti ve kemik dokusunun hızla yıkılması sonucu diş ile dişeti arasındaki boşlukların artması.

      Tooth loss (Diş kaybı): İlerlemiş doku yıkımı sonucu dişlerin destek dokularını kaybederek düşmesi.

      Özet: Bu bulgular genellikle ilerlemiş ve şiddetli periodontal hastalık veya C vitamini eksikliği (skorbit) ile ilişkilidir.

    20. Vitamin C deficiency causingabnormal collagen turnover resultingin increased risk of periodontalattachment loss

      ① Vitamin C deficiency causing abnormal collagen turnover resulting in increased risk of periodontal attachment loss. (C vitamini eksikliği, anormal kolajen metabolizmasına yol açar ve periodontal ataşman kaybı riskini artırır.)

      Açıklama:

      Collagen turnover (Kolajen metabolizması): Kolajenin yıkımı ve yeniden yapımı süreci.

      Sonuç: C vitamini eksikliği kolajen üretimini bozar, dişeti ve bağ dokusunun zayıflamasına neden olur ve periodontitis riskini artırır.

    21. Reduced numbers/function ofneutrophils and macrophages,increasing risk of NG and progressiveperiodontitis

      ① Reduced numbers/function of neutrophils and macrophages, increasing risk of NG and progressive periodontitis. (Nötrofil ve makrofaj sayısının/fonksiyonunun azalması, nekrotizan gingivitis (NG) ve ilerleyici periodontitis riskini artırır.)

    22. Blood dyscrasias, e.g., neutropenia,agranulocytosis, leukemia

      ① Blood dyscrasias, e.g., neutropenia, agranulocytosis, leukemia (Kan bozuklukları, örn. nötropeni, agranülositoz, lösemi)

      Tanım: Kan hücrelerinin sayısında veya işlevinde anormal değişiklikler.

      Örnekler:

      Neutropenia (Nötropeni): Düşük nötrofil sayısı → enfeksiyona yatkınlık.

      Agranulocytosis (Agranülositoz): Beyaz kan hücrelerinin ciddi azalması.

      Leukemia (Lösemi): Kemik iliğinde kan hücrelerinin malign çoğalması.

    23. Conditiom
      1. Gingivitis (Dişeti İltihabı)

      Etkilenen doku: Sadece dişeti.

      Doku kaybı: Yok (dişeti şişer ve kanayabilir, fakat kemik veya bağ dokusu kaybı olmaz).

      Sebep: Genellikle plak birikimi.

      Belirtiler: Kızarıklık, şişlik, kanama.

      Tedavi: İyi ağız hijyeni ve profesyonel temizlikle tamamen geri döndürülebilir.

      🦷 2. Periodontitis (Periodontal Hastalık)

      Etkilenen doku: Dişeti + periodontal ligament + alveoler kemik + sement.

      Doku kaybı: Var (bağ dokusu ve kemik yıkımı, dişlerde hareketlilik, ilerlerse diş kaybı).

      Sebep: Uzun süreli plak birikimi ve bakteriyel enfeksiyon.

      Belirtiler: Cep oluşumu, diş eti çekilmesi, ağız kokusu, dişlerde sallanma.

      Tedavi: Plak kontrolü, profesyonel temizlik, bazı vakalarda cerrahi müdahale gerekir; tam geri dönüş yoktur.

      Özet:

      Gingivitis → Sadece dişeti iltihabı, geri dönüşümlü.

      Periodontitis → Dişeti + kemik kaybı, kalıcı hasar riski.

    24. Bystander Damage---periodontal pathogens and the immune

      ① Bystander Damage — periodontal pathogens and the immune response (Yanlışlıkla zarar — periodontal patojenler ve bağışıklık yanıtı)

      ② Systemic conditions affect the host defense mechanism — positive impact on disease progression (Sistemik koşullar, konak savunma mekanizmasını etkiler — hastalığın ilerlemesini olumlu yönde etkiler / hızlandırır)

    25. Tissue destruction associated with periodontitis results from thehost response to bacterial insult.

      ① Tissue destruction associated with periodontitis results from the host response to bacterial insult. (Periodontitis ile ilişkili doku yıkımı, konak organizmanın bakteriyel saldırıya verdiği yanıt sonucu oluşur.)

    26. Surgical removal of residual redundant tissue may also berequired

      (Kalan fazla dokunun cerrahi olarak çıkarılması da gerekebilir.)① Redundant (Fazla / Gereksiz)

      Tanım: Normal işlevi için gerekenden fazla olan, gereksiz veya fazla miktarda bulunan şey.

      Örnek: “Redundant tissue” → “Gereksiz veya fazla doku”, dişeti büyümesinde dişleri kaplayan fazla doku anlamında kullanılır.

    27. Mechanical cleaning and meticulous plaque control.

      ① Mechanical cleaning and meticulous plaque control. (Mekanik temizlik ve titiz plak kontrolü.)

    28. Management should begin by change in medication inconsultation with the patient’s physician.

      ① Management should begin by change in medication in consultation with the patient’s physician. (Tedavi, hastanın hekimi ile danışılarak ilacın değiştirilmesi ile başlamalıdır.)

    29. Difficulty in plaque control adds oedematous inflammatorycomponent to the overgrowth

      ① Difficulty in plaque control adds oedematous inflammatory component to the overgrowth. (Plak kontrolündeki zorluk, büyümeye ödematöz inflamatuar bir bileşen ekler.)

      Açıklama:

      Oedematous (Ödematöz): Dokuda sıvı birikmesi sonucu şişlik.

      Inflammatory component (İnflamatuar bileşen): Bağışıklık hücrelerinin ve inflamasyonun neden olduğu dokusal değişiklikler.

      Sonuç: Plak birikimi ve kontrol zorluğu, dişeti büyümesini daha şiş ve iltihaplı hale getirir.

    30. esulting in an increased deposition of connective tissuesupporting a hyperproliferative epithelium

      ① Resulting in an increased deposition of connective tissue supporting a hyperproliferative epithelium. (Hiperproliferatif bir epiteli destekleyen bağ dokusu birikiminin artmasına yol açar.)

      Açıklama:

      Connective tissue (Bağ dokusu): Dişetinin temel yapısını oluşturan lif ve hücreler.

      Hyperproliferative epithelium (Hiperproliferatif epitel): Normalden fazla büyüyen üst epitel tabakası.

      Sonuç: İlaç ve hücresel etkileşimler, dişetinde aşırı doku birikimi ve epitel çoğalmasına neden olur.

    31. the drugs, host fibroblasts and inflammatory cells

      ① The drugs, host fibroblasts and inflammatory cells (İlaçlar, konak fibroblastları ve inflamatuar hücreler)

      Açıklama:

      Drugs (İlaçlar): Fenitoin, siklosporin, kalsiyum kanal blokerleri gibi dişeti büyümesine yol açabilen ilaçlar.

      Host fibroblasts (Konak fibroblastları): Dişetinde bağ dokusu üreten hücreler.

      Inflammatory cells (İnflamatuar hücreler): Bağışıklık yanıtı sırasında dokuya gelen beyaz kan hücreleri, inflamasyonu başlatır veya sürdürür.

    32. papillae

      ① Anticonvulsant (Antikonvülzan / Nöbet önleyici ilaç)

      Tanım: Epilepsi veya nöbetleri önlemek için kullanılan ilaçlardır.

      Örnek: Fenitoin (Phenytoin), Valproat, Karbamazepin

      Not: Bazı antikonvülzanlar uzun süreli kullanımda dişetinde büyüme (gingival overgrowth) yapabilir. ① Immunosuppressant (İmmünsüpresan / Bağışıklık baskılayıcı ilaç)

      Tanım: Bağışıklık sisteminin aktivitesini azaltan ilaçlardır.

      Kullanım alanı: Organ nakli sonrası reddi önlemek, bazı otoimmün hastalıkları tedavi etmek.

      Örnek: Siklosporin (Cyclosporin), Takrolimus

      Not: Bazı immünsüpresanlar uzun süreli kullanımda dişeti büyümesine neden olabilir. ① Calcium channel blockers (Kalsiyum kanal blokerleri / kalsiyum kanal inhibitörleri)

      Tanım: Hücre içine kalsiyum girişini azaltarak kasların gevşemesini sağlayan ilaçlardır.

      Kullanım alanları:

      Hipertansiyon (yüksek tansiyon) tedavisi

      Angina pektoris (göğüs ağrısı)

      Bazı kalp ritim bozuklukları (aritmiler)

      Not: Uzun süreli kullanımda dişetinde büyüme (gingival overgrowth) yapabilir. Induces gingival overgrowth; classically begins in the inter-dental papillae (Dişeti büyümesine yol açar; klasik olarak dişler arasındaki papillalarda başlar)

    33. stress levels with periodontitis

      ① Stress (Stres)

      ② Has impact on the normal functioning of the immune system (Bağışıklık sisteminin normal işleyişini etkiler)

      ③ --Negative life events (– Olumsuz yaşam olayları)

      ④ --Unemployment (– İşsizlik)

      ⑤ --Social strain (– Sosyal baskı / sosyal stres)

      ⑥ Mechanism (Mekanizma)

      ⑦ Specific periodontal pathogens can utilize stress hormones to stimulate growth and expression of virulence factors, providing another potential mechanism linking stress levels with periodontitis. (Belirli periodontal patojenler, stres hormonlarını kullanarak büyümelerini ve virülans faktörlerinin ekspresyonunu uyarabilir; bu da stres seviyeleri ile periodontitis arasındaki potansiyel başka bir bağlantı mekanizmasını sağlar.)

    34. Factors contributing are--- The degree of diabetic control The age of onset The duration of the disease

      ① Factors contributing are — (Katkıda bulunan faktörler şunlardır —)

      ② The degree of diabetic control (Diyabetin kontrol düzeyi)

      ③ The age of onset (Hastalığın başlangıç yaşı)

      ④ The duration of the disease (Hastalığın süresi) ① Onset (Başlangıç)

      Tıbbi bağlamda “onset”, hastalığın ilk ortaya çıkışı veya başlaması anlamına gelir.

    35. Type 2 diabetes
      1. Tip 2 Diyabet (NIDDM – Non-Insulin Dependent Diabetes Mellitus)

      Başlangıç yaşı: Genellikle 40 yaş üstü, fakat obezite ile gençlerde de görülebilir.

      Neden: Hücrelerin insüline direnç göstermesi ve/veya insülin salgısının yetersiz olması.

      Tedavi: İlk aşamada diyet ve oral antidiyabetiklerle; gerekirse insülin.

      Özellik: Daha yavaş başlangıç, çoğu hastada belirti hafif veya gizli olabilir.

    36. Type 1 diabetes

      🩸 1. Tip 1 Diyabet (IDDM – Insulin Dependent Diabetes Mellitus)

      Başlangıç yaşı: Genellikle çocukluk veya gençlik.

      Neden: Pankreas beta hücrelerinin otoimmün yıkımı → insülin üretimi yok denecek kadar az.

      Tedavi: Mutlaka insülin gerektirir.

      Özellik: Ani başlangıç, kilo kaybı ve sıkça ketoasidoz riski.

    37. Impairment of local neutrophil function by tobacco smoke andits components

      ① Impairment of local neutrophil function by tobacco smoke and its components. (Tütün dumanı ve bileşenleri tarafından lokal nötrofil fonksiyonunun bozulması.)

    38. Clinically---Smokers have less gingival bleeding andinflammation---greater levels of periodontal pocketing in theanterior maxillary segment

      ① Clinically — Smokers have less gingival bleeding and inflammation — greater levels of periodontal pocketing in the anterior maxillary segment. (Klinik olarak — Sigara içenlerde dişetinde daha az kanama ve iltihap görülür — üst çenedeki ön diş segmentinde daha fazla periodontal cep oluşumu vardır.)

    39. Severity is directly related to both –the number of cigarettessmoked per day- the number of years a patient has smoked

      ① Severity is directly related to both — the number of cigarettes smoked per day — and the number of years a patient has smoked. (Hastalığın şiddeti, hem günde içilen sigara sayısı hem de hastanın kaç yıldır sigara içtiği ile doğrudan ilişkilidir.)

    40. Can be attributed to current or former smoking

      Can be attributed to current or former smoking. (Mevcut veya önceki sigara kullanımına bağlanabilir.)

    41. Risk determinants

      🦠 1. Risk Factor (Risk Faktörü):

      Tanım: Hastalığın oluşma veya ilerleme olasılığını artıran, değiştirilebilir unsurlardır.

      Örnekler:

      Sigara kullanımı

      Kötü ağız hijyeni

      Diyabet (kontrolsüzse)

      Stres

      Özellik: Bu faktörler ortadan kaldırıldığında veya kontrol altına alındığında, hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir veya önlenebilir.

      🧬 2. Risk Determinant (Risk Belirleyicisi):

      Tanım: Periodontal hastalığa yatkınlığı etkileyen ancak değiştirilemeyen unsurlardır.

      Örnekler:

      Yaş

      Genetik yatkınlık

      Cinsiyet

      Sosyoekonomik durum

      Özellik: Bu faktörler değiştirilemez, ancak hastalık riskinin değerlendirilmesinde önemli göstergelerdir.

    42. Risk factors

      🦠 1. Risk Factor (Risk Faktörü):

      Tanım: Hastalığın oluşma veya ilerleme olasılığını artıran, değiştirilebilir unsurlardır.

      Örnekler:

      Sigara kullanımı

      Kötü ağız hijyeni

      Diyabet (kontrolsüzse)

      Stres

      Özellik: Bu faktörler ortadan kaldırıldığında veya kontrol altına alındığında, hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir veya önlenebilir.

      🧬 2. Risk Determinant (Risk Belirleyicisi):

      Tanım: Periodontal hastalığa yatkınlığı etkileyen ancak değiştirilemeyen unsurlardır.

      Örnekler:

      Yaş

      Genetik yatkınlık

      Cinsiyet

      Sosyoekonomik durum

      Özellik: Bu faktörler değiştirilemez, ancak hastalık riskinin değerlendirilmesinde önemli göstergelerdir.

    43. Risk factor --- can be modified Risk determinant---cannot be modified

      ② Risk factor — can be modified. (Risk faktörü — değiştirilebilir.)

      ③ Risk determinant — cannot be modified. (Risk belirleyicisi — değiştirilemez.)

    44. initiated by microbial plaque influenced by a number of factors that affect thedevelopment and progression of the disease.

      ① Initiated by microbial plaque (Mikrobiyal plak tarafından başlatılır)

      ② Influenced by a number of factors that affect the development and progression of the disease. (Hastalığın gelişimini ve ilerlemesini etkileyen çeşitli faktörlerden etkilenir.)

    45. Periodontitis

      Periodontitis, dişeti ve dişi çevreleyen destek dokuların iltihaplanması sonucu bu dokuların yıkıma uğradığı kronik bir dişeti hastalığıdır. Tedavi edilmezse diş kaybına neden olabilir.Genellikle tedavi edilmemiş gingivitisin ilerlemesiyle gelişir ve dental plaktaki bakteriyel enfeksiyon sonucu ortaya çıkar.

    46. Risk FactorsAssociated withPeriodontal Disease

      ① Risk Factors Associated with Periodontal Disease (Periodontal hastalıkla ilişkili risk faktörleri)

    Annotators

    1. until the pressureinside the cuff reaches 20-25 cm H2O.

      ① until the pressure inside the cuff reaches 20-25 cm H2O. ① Manşon içindeki basınç 20-25 cm H₂O değerine ulaşana kadar.

    2. or if a cuff pressure gauge is available

      ① or if a cuff pressure gauge is available ① veya bir manşon basınç ölçer mevcutsa Açıklama:

      Cuff pressure gauge (manşon basınç ölçer): Endotrakeal tüp manşonunun içindeki basıncı ölçen cihazdır.

      Amaç: Manşonun aşırı şişmesini veya yetersiz şişmesini önlemek, trakea dokusuna zarar vermemek ve hava sızıntısını engellemek.

    3. auscultatio

      Osültasyon (Auscultation), doktorların veya sağlık personelinin steteskop ile vücut seslerini dinleyerek değerlendirme yapması işlemidir.

    4. Ventilation is performed along with auscultation

      Ventilation is performed along with auscultation ① Ventilasyon, osültasyon (stetoskopla dinleme) eşliğinde yapılır. Açıklama:

      Osültasyon: Akciğerlerde hava giriş çıkışını steteskop ile dinleme yöntemidir.

      Amaç: Tüp veya hava yolu aparatının doğru yerleştiğini ve akciğerlere yeterli hava gittiğini doğrulamaktır.

    5. To facilitate ventilation with a mask:An airway is placed into the mouth to liftthe tongue upward and open the area infront of the glottis

      ① To facilitate ventilation with a mask: An airway is placed into the mouth to lift the tongue upward and open the area in front of the glottis. ① Maske ile ventilasyonu kolaylaştırmak için: Dilin yukarı kaldırılması ve glottis önündeki alanın açılması amacıyla ağıza bir hava yolu aparatı yerleştirilir.

    6. It is an oropharyngeal and nasopharyngeal airwaydevice that lifts the tongue upwards to open the area in front of the glottis andfacilitate ventilation.

      ① It is an oropharyngeal and nasopharyngeal airway device that lifts the tongue upwards to open the area in front of the glottis and facilitate ventilation. ① Bu, dilin yukarı doğru kaldırılmasını sağlayarak glottis önündeki alanı açan ve ventilasyonu kolaylaştıran bir orofaringeal ve nazofaringeal hava yolu cihazıdır. Açıklama:

      Oropharyngeal airway: Ağız yoluyla uygulanan hava yolu aparatı

      Nasopharyngeal airway: Burun yoluyla uygulanan hava yolu aparatı

      Amaç: Hava yolunu açık tutmak ve solunumu desteklemek

    7. Equipment:LaryngoscopeTubeAirwaySyringeStyletTube fixation tapeStethoscopeSuction device

      ① Equipment: ① Ekipman:

      ② Laryngoscope ② Laringoskop

      ③ Tube ③ Tüp

      ④ Airway ④ Hava yolu aparatı

      ⑤ Syringe ⑤ Enjektör

      ⑥ Stylet ⑥ Stilet (tüp şekillendirici)

      ⑦ Tube fixation tape ⑦ Tüp sabitleme bandı

      ⑧ Stethoscope ⑧ Steteskop

      ⑨ Suction device ⑨ Aspirasyon cihazı

    8. For respiratory support during general anesthesia: Surgeries near the airway, Thoracic and abdominal surgeries, Prone or lateral surgeries, Long-lasting surgeries v

      ① For respiratory support during general anesthesia: ① Genel anestezi sırasında solunumu desteklemek için:

      ② Surgeries near the airway ② Hava yolu yakınında yapılan cerrahiler

      ③ Thoracic and abdominal surgeries ③ Göğüs ve karın cerrahileri

      ④ Prone or lateral surgeries ④ Yüzüstü (prone) veya yan (lateral) pozisyonda yapılan cerrahiler

      ⑤ Long-lasting surgeries ⑤ Uzun süren cerrahiler vb.

    9. Solunumsal problemleri olan hastalarda solunumu destelemek:◦ Upper airway obstruction,◦ Respiratory failure,◦ Loss of consciousness

      ① Solunumsal problemleri olan hastalarda solunumu desteklemek: ① To support respiration in patients with respiratory problems:

      ② Upper airway obstruction ② Üst hava yolu tıkanıklığı

      ③ Respiratory failure ③ Solunum yetmezliği

      ④ Loss of consciousness ④ Bilinç kaybı

    10. ETE; To secure the airway or control respiration, a tube is inserted into thetrachea. This is the most reliable method for airway control.

      ① ETE; To secure the airway or control respiration, a tube is inserted into the trachea. This is the most reliable method for airway control. ① ETE; Hava yolunu güvence altına almak veya solunumu kontrol etmek için bir tüp trakeaya (soluk borusuna) yerleştirilir. Bu, hava yolunu kontrol etmenin en güvenilir yöntemidir.

    11. ENDOTRACHEALINTUBATION

      Endotracheal intubation (Endotrakeal entübasyon), solunum yoluna bir tüp yerleştirme işlemidir.② Uygulama:

      Endotrakeal tüp (ETT) ağız veya burun yoluyla soluk borusuna (trakea) yerleştirilir.

      Tüpün doğru yerleşimi genellikle laringoskop ile görülerek kontrol edilir.

    Annotators

    1. Thyromental distance

      Baş geriye doğru yatırılmış pozisyonda, tiroid kartilajın (gırtlak) ön kenarından çenenin (mentum) ucuna kadar olan mesafe ölçülür.

    2. Sternomental distance

      Baş dik pozisyonda iken sternumun üst kenarından (göğüs kemiği) çenenin (mentum) ucuna kadar olan mesafe ölçülür.

    3. Wilson risk score

      Wilson Risk Skoru, zor entübasyon olasılığını değerlendirmek için kullanılan bir risk skorlama sistemidir.

      ① Amaç: Entübasyon sırasında karşılaşılabilecek güçlükleri önceden tahmin ederek hazırlıklı olmaktır.

      ② Değerlendirilen faktörler:

      Boyun hareketliliği

      Çene açıklığı

      Ön dişlerin durumu

      Vücut yapısı (obezite, boyun yapısı vb.)

      Mentum-submental (çene altı) mesafe

      ③ Kullanımı: Her faktöre puan verilir ve toplam skor zor entübasyon riskini gösterir.

    4. Mallampati test

      Mallampati testi, hastanın ağız ve boğaz yapısını değerlendirerek zor entübasyon olasılığını tahmin etmek için kullanılan bir testtir. ① Uygulama:

      Hasta oturur pozisyonda başını düz tutar ve ağzını olabildiğince açar, dilini dışarı çıkarır.

      Doktor, yutak, yumuşak damak ve uvula görünürlüğüne bakar.

      ② Sınıflandırma (Mallampati sınıfları):

      Sınıf I: Yumuşak damak, uvula ve tonsiller görünür → entübasyon kolay

      Sınıf II: Uvula kısmı görünür

      Sınıf III: Uvula yalnızca tabanı görünür → entübasyon zorlaşabilir

      Sınıf IV: Uvula görünmez → entübasyon daha zor

      Amaç: Entübasyon sırasında olası zorlukları önceden tahmin edip hazırlıklı olmaktır.

    5. • Facial anomalies• Congenital syndromes (e.g., cleft palate,Pierre Robin syndrome)• Nasal patency• Oral cavity and pharyngeal structureassessment• Dentures must be removed

      ① Facial anomalies ① Yüz anomalileri

      ② Congenital syndromes (e.g., cleft palate, Pierre Robin syndrome) ② Doğuştan gelen sendromlar (örneğin, damak yarığı, Pierre Robin sendromu)

      ③ Nasal patency ③ Burun açıklığının durumu

      ④ Oral cavity and pharyngeal structure assessment ④ Ağız boşluğu ve farinks yapısının değerlendirilmesi

      ⑤ Dentures must be removed ⑤ Takma dişler çıkarılmalıdır

    6. intubationcomplications

      Intubation complications (entübasyon komplikasyonları), hava yoluna tüp yerleştirme sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilecek sorunlardır.

    7. Previous procedures and intubationcomplications• Knowledge of any difficult intubation cases• Head and neck surgeries• Presence of burn scars in head/neck region• Sleep apnea diagnosis• Temporomandibular joint disease

      ① Previous procedures and intubation complications ① Önceki işlemler ve entübasyon komplikasyonları

      ② Knowledge of any difficult intubation cases ② Herhangi zor entübasyon vakalarının bilinmesi

      ③ Head and neck surgeries ③ Baş ve boyun bölgesinde yapılan ameliyatlar

      ④ Presence of burn scars in head/neck region ④ Baş ve boyun bölgesinde yanık izi varlığı

      ⑤ Sleep apnea diagnosis ⑤ Uyku apnesi tanısı

      ⑥ Temporomandibular joint disease ⑥ Temporomandibular eklem (çene eklemi) hastalığı

    8. direct fiberoptic bronchoscopy

      Ağız veya burundan ince, ışıklı ve kameralı bir tüp (fiberoptik bronkoskop) akciğerlere kadar ilerletilir.

      Hekim bu sayede trakea ve bronşları direkt olarak görüntüleyebilir.

      Tanısal amaçla (yabancı cisim, tümör, enfeksiyon), bazen de tedavi amacıyla yapılır.

    9. lung function tests

      akciğer fonksiyon testleri demektir.

      Bu testler:

      Akciğerlerin ne kadar hava alıp verebildiğini,

      Havanın akciğerlere giriş-çıkış hızını,

      Solunum kapasitesini

    Annotators

    1. If early signs of toxicity (such astinnitus, numbness around the mouth,tachycardia, etc.) are observed, theinjection should be immediatelydiscontinued.

      ① If early signs of toxicity (such as tinnitus, numbness around the mouth, tachycardia, etc.) are observed, the injection should be immediately discontinued. ① Toksisitenin erken belirtileri (kulak çınlaması, ağız çevresinde uyuşma, taşikardi vb.) gözlemlenirse enjeksiyon derhal durdurulmalıdır.

    2. During the procedure, it is crucial toverify that the tip of the needle is notwithin a blood vessel.

      ① During the procedure, it is crucial to verify that the tip of the needle is not within a blood vessel. ① İşlem sırasında iğnenin ucunun bir kan damarı içinde olmadığının doğrulanması hayati önem taşır.

    3. The correct dosages of local anestheticsand vasoconstrictors should be selected.

      ① The correct dosages of local anesthetics and vasoconstrictors should be selected. ① Lokal anesteziklerin ve vazokonstriktörlerin doğru dozları seçilmelidir.

    4. The physical condition of the patient andany systemic diseases should be evaluated,

      ① The physical condition of the patient and any systemic diseases should be evaluated, ① Hastanın fiziksel durumu ve mevcut sistemik hastalıkları değerlendirilmelidir.

    5. cardiopulmonaryresuscitation

      Cardiopulmonary resuscitation (CPR), yani kardiyopulmoner resüsitasyon, kalbin ve solunumun durduğu durumlarda hayat kurtarmak için yapılan acil müdahaledir.

    6. At the site of administration, it isessential to have the capability to provideoxygen to the patient, establish anintravenous line, and have the necessaryequipment and medications available forartificial respiration and cardiopulmonaryresuscitation.

      ① At the site of administration, it is essential to have the capability to provide oxygen to the patient, establish an intravenous line, and have the necessary equipment and medications available for artificial respiration and cardiopulmonary resuscitation. ① Uygulama alanında, hastaya oksijen sağlayabilme, intravenöz hat açabilme ve yapay solunum ile kardiyopulmoner resüsitasyon için gerekli ekipman ve ilaçların hazır bulunması hayati önem taşır.

    7. They may lead to methemoglobinemia (Met-Hb), withprilocaine (Citanest®) being the most common localanesthetic responsible for this condition,particularly at doses exceeding 10 mg/kg.

      ① They may lead to methemoglobinemia (Met-Hb), with prilocaine (Citanest®) being the most common local anesthetic responsible for this condition, particularly at doses exceeding 10 mg/kg. ① Bunlar methemoglobinemiye (Met-Hb) yol açabilir; bu duruma en sık neden olan lokal anestezik özellikle prilokain (Citanest®) olup, özellikle 10 mg/kg’ı aşan dozlarda görülür. Açıklama:

      Methemoglobinemia (Met-Hb): Kandaki hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesinin azaldığı bir durumdur.

      Belirtiler: Morarma, halsizlik, baş dönmesi, nefes darlığı.

      Prilokain: Özellikle yüksek dozlarda bu durumu tetikleyebilir, bu nedenle doz sınırlarına dikkat edilmelidir.

    8. Local anesthetics can also causecertain side effects related totheir metabolites.

      ① Local anesthetics can also cause certain side effects related to their metabolites. ① Lokal anestezikler ayrıca metabolitleriyle ilişkili bazı yan etkilere de yol açabilir.

      Açıklama:

      Lokal anestezikler vücutta parçalanırken metabolitler oluşur.

    9. decompensation

      Decompensation tıbbi bir terimdir ve bir organın artık normal işlevini sürdürememesi, vücudun hastalık veya stres koşullarına karşı yeterli kompansasyon sağlayamaması anlamına gelir.

    10. Cardiovascular findings can manifest as follows: initially, tachycardia,hypertension, and arrhythmias may occur, followed by decompensation signssuch as loss of consciousness, tachyarrhythmia, ventricular fibrillation,dyspnea, pulmonary edema, acute heart failure, or cardiac arrest.

      ① Cardiovascular findings can manifest as follows: initially, tachycardia, hypertension, and arrhythmias may occur, followed by decompensation signs such as loss of consciousness, tachyarrhythmia, ventricular fibrillation, dyspnea, pulmonary edema, acute heart failure, or cardiac arrest. ① Kardiyovasküler bulgular şu şekilde ortaya çıkabilir: başlangıçta taşikardi, hipertansiyon ve aritmiler görülebilir; ardından bilinç kaybı, taşiaritmi, ventriküler fibrilasyon, dispne, pulmoner ödem, akut kalp yetmezliği veya kardiyak arrest gibi dekompansasyon belirtileri gelişebilir. Açıklama:

      Taşikardi: Kalp atım hızının artması.

      Hipertansiyon: Kan basıncının yükselmesi.

      Aritmi: Kalp ritminin bozulması.

      Dekompansasyon belirtileri: Kalp artık vücuda yeterli kan pompalayamadığında ortaya çıkan ciddi belirtiler.

      Ventriküler fibrilasyon: Kalbin alt odacıklarının düzensiz ve etkisiz kasılması.

      Dispne: Nefes darlığı.

      Pulmoner ödem: Akciğerlerde sıvı birikmesi.

      Akut kalp yetmezliği ve kardiyak arrest: Hayati tehlike oluşturur.

    11. These side effects may include:• Cold sweat• Restlessness• Tinnitus• Tremor• Mydriasis

      ① These side effects may include: ① Bu yan etkiler şunları içerebilir:

      ② Cold sweat ② Soğuk terleme

      ③ Restlessness ③ Huzursuzluk

      ④ Tinnitus ④ Kulak çınlaması

      ⑤ Tremor ⑤ Titreme

      ⑥ Mydriasis ⑥ Göz bebeklerinde büyüme (midriyazis)

    12. Local anesthetics are typically combinedwith adrenaline as a vasopressor, which maylead to certain side effects.

      ① Local anesthetics are typically combined with adrenaline as a vasopressor, which may lead to certain side effects. ① Lokal anestezikler genellikle bir vazopressör olarak adrenalin ile kombine edilir; bu bazı yan etkilere yol açabilir.

      Açıklama:

      Adrenalin (epinefrin): Kan damarlarını daraltarak lokal anesteziğin etkisini uzatır ve kanamalı alanlarda kanamayı azaltır.

    13. The amount to be administered to the patient iscalculated as follows:• Dose = % concentration × volume

      ① Doz = % konsantrasyon × hacim formülü, hastaya verilecek toplam lokal anestezik miktarını hesaplamak için kullanılır.

      ② % konsantrasyon: Kullanılan lokal anesteziğin çözeltideki etkin madde yüzdesidir.

      Örnek: %2 lidokain çözeltisi → her 100 mL’de 2 g lidokain vardır.

      ③ Hacim (volume): Hastaya uygulanacak çözeltinin miktarıdır (mL cinsinden).

      ④ Hesaplama örneği:

      %2 lidokain çözeltisi, 10 mL uygulayacaksınız.

      Doz = 2 × 10 = 20 (burada gram veya mg birimi dikkate alınarak hesaplanır, genellikle mg cinsinden).

    14. Systemic local anesthetic toxicity can be influencedby many factors, with the most important being high-dose administration. However, when determining thedose to be administered to a patient, the amount oflocal anesthetic given per body weight (mg/kg) mustbe known.

      ① Systemic local anesthetic toxicity can be influenced by many factors, with the most important being high-dose administration. ① Sistemik lokal anestezik toksisitesi birçok faktörden etkilenebilir; en önemlisi yüksek doz uygulanmasıdır.

      ② However, when determining the dose to be administered to a patient, the amount of local anesthetic given per body weight (mg/kg) must be known. ② Ancak, bir hastaya uygulanacak dozu belirlerken, vücut ağırlığı başına verilen lokal anestezik miktarı (mg/kg) bilinmelidir.

    15. StimulationDepressionTachycardiaBradycardiaHypertensionHypotensionMyocardial depressionCardiac arrest

      ① Stimulation ① Uyarılma

      ② Depression ② Depresyon

      ③ Tachycardia ③ Taşikardi (kalp atım hızının artması)

      ④ Bradycardia ④ Bradikardi (kalp atım hızının yavaşlaması)

      ⑤ Hypertension ⑤ Hipertansiyon (yüksek tansiyon)

      ⑥ Hypotension ⑥ Hipotansiyon (düşük tansiyon)

      ⑦ Myocardial depression ⑦ Miyokard depresyonu (kalp kası fonksiyonunun azalması)

      ⑧ Cardiac arrest ⑧ Kardiyak arrest (kalbin durması)

    16. StimulationDepressionNumbness of the tongue and lipsHyperventilationMetallic tasteDepressionTinnitusRespiratory depressionSpeech impairmentLoss of consciousnessNystagmusExcitation (tonic, clonic)DisorientationConvulsion

      ① Stimulation ① Uyarılma

      ② Depression ② Depresyon

      ③ Numbness of the tongue and lips ③ Dil ve dudaklarda uyuşma

      ④ Hyperventilation ④ Hızlı ve derin solunum (hiperventilasyon)

      ⑤ Metallic taste ⑤ Ağızda metalik tat

      ⑥ Depression ⑥ Depresyon

      ⑦ Tinnitus ⑦ Kulak çınlaması

      ⑧ Respiratory depression ⑧ Solunum depresyonu

      ⑨ Speech impairment ⑨ Konuşma bozukluğu

      ⑩ Loss of consciousness ⑩ Bilinç kaybı

      ⑪ Nystagmus ⑪ Gözde hızlı istemsiz hareketler (nistagmus)

      ⑫ Excitation (tonic, clonic) ⑫ Uyarılma (tonik, klonik)

      ⑬ Disorientation ⑬ Yönelim bozukluğu

      ⑭ Convulsion ⑭ Konvülziyon (nöbet)

    17. However, sometimes, due to arapid increase in the peakplasma concentration of thelocal anesthetic, the depressionphase may be observed withoutthe preceding stimulation phase.

      ① However, sometimes, due to a rapid increase in the peak plasma concentration of the local anesthetic, the depression phase may be observed without the preceding stimulation phase. ① Ancak bazen, lokal anesteziğin plazma pik konsantrasyonunun hızlı artışı nedeniyle, önceki uyarılma fazı olmadan depresyon fazı gözlemlenebilir.

    18. At high peak plasmaconcentrations of localanesthetics, stimulation isfollowed by depression phases inboth the CNS and CVS.

      ① At high peak plasma concentrations of local anesthetics, stimulation is followed by depression phases in both the CNS and CVS. ① Lokal anesteziklerin yüksek plazma pik konsantrasyonlarında, merkezi sinir sistemi (CNS) ve kardiyovasküler sistemde (CVS) önce uyarılma, ardından depresyon fazları görülür.

      Açıklama:

      Stimulation phase (uyarılma fazı): Başlangıçta sinir sistemi ve kalp hızlanması, huzursuzluk, titreme gibi belirtiler görülebilir.

      Depression phase (depresyon fazı): Daha sonra solunum, kalp fonksiyonları ve bilinç azalması gibi baskılanma belirtileri ortaya çıkabilir.

    19. These symptoms are primarilyobserved in the central nervoussystem (CNS) and thecardiovascular system (CVS).

      ① These symptoms are primarily observed in the central nervous system (CNS) and the cardiovascular system (CVS). ① Bu semptomlar öncelikle merkezi sinir sistemi (CNS) ve kardiyovasküler sistemde (CVS) gözlemlenir.

    20. Long-acting local anestheticstend to cause more muscle damagethan short-acting ones.

      ① Long-acting local anesthetics tend to cause more muscle damage than short-acting ones. ① Uzun etkili lokal anestezikler, kısa etkili olanlara göre daha fazla kas hasarına yol açma eğilimindedir.

    21. When local anesthetics areinjected into muscles,reversible myogenic toxicity maydevelop.

      ① When local anesthetics are injected into muscles, reversible myogenic toxicity may develop. ① Lokal anestezikler kas içine enjekte edildiğinde, geri dönüşlü miyojenik toksisite gelişebilir.

      Açıklama:

      Myogenic toxicity: Kas hücrelerine zarar verme durumu.

    22. At concentrations above thosecommonly used in clinicalpractice (for example, 10%concentration in peripheralblocks), local irreversiblenerve toxicity can be observed.

      ① At concentrations above those commonly used in clinical practice (for example, 10% concentration in peripheral blocks), local irreversible nerve toxicity can be observed. ① Klinik uygulamada yaygın olarak kullanılan konsantrasyonların üzerinde (örneğin periferik bloklarda %10 konsantrasyon) lokal geri dönüşsüz sinir toksisitesi gözlemlenebilir.

    23. Treatment is based on the symptomspresented by the patient and mayinclude oxygen, antihistamines,steroids, adrenaline, and fluidinfusion.

      ① Treatment is based on the symptoms presented by the patient and may include oxygen, antihistamines, steroids, adrenaline, and fluid infusion. Tedavi, hastanın gösterdiği semptomlara göre düzenlenir ve oksijen, antihistaminikler, steroidler, adrenalin ve sıvı infüzyonu içerebilir.

    24. The allergic effects associatedwith local anesthetics are dose-independent.

      ① The allergic effects associated with local anesthetics are dose-independent. Lokal anesteziklerle ilişkili alerjik etkiler doza bağlı değildir.

    25. Although rare with amide-type localanesthetics, they are more commonlyobserved with ester-type localanesthetics.

      ① Although rare with amide-type local anesthetics, they are more commonly observed with ester-type local anesthetics. Amid tipi lokal anesteziklerde nadir olmakla birlikte, ester tipi lokal anesteziklerde daha sık görülür.

    26. Allergic reactions can range frommild skin reactions to anaphylacticshock.

      ① Allergic reactions can range from mild skin reactions to anaphylactic shock. Alerjik reaksiyonlar hafif cilt reaksiyonlarından anafilaktik şoka kadar değişebilir.

    27. Plasma cholinesterase deficiency

      Bu enzim ester tipi lokal anestezikleri (prokain, benzokain vb.) parçalar. • Eksiklik varsa ilaç yavaş yıkılır, bu nedenle uzamış toksik etki veya yan etki riski artar.

    28. Relative Contraindications•Coagulation disorders•Advanced liver insufficiency•Severe renal failure•Severe cardiovascularinsufficiency•Plasma cholinesterase deficiency(for ester-type local anesthetics).

      ① Relative Contraindications Göreceli kontrendikasyonlar

      ② Coagulation disorders Koagülasyon bozuklukları

      ③ Advanced liver insufficiency İleri derecede karaciğer yetmezliği

      ④ Severe renal failure Şiddetli böbrek yetmezliği

      ⑤ Severe cardiovascular insufficiency Şiddetli kardiyovasküler yetmezlik

      ⑥ Plasma cholinesterase deficiency (for ester-type local anesthetics) Ester tipi lokal anesteziklerde plazma kolinesteraz eksikliği

    29. sepsis

      Sepsis, vücudun bir enfeksiyona karşı verdiği aşırı ve kontrolsüz yanıt sonucunda organ fonksiyon bozukluğunun geliştiği hayatı tehdit eden klinik tablodur.

    30. Contraindications•Patient refusal of the procedure•Lack of cooperation from the patient•Decompensated heart failure•Known allergy to the local anesthetic to beused•Infection or sepsis at the injection site.

      ① Contraindications Değerlendirme dışı bırakılma durumları

      ② Patient refusal of the procedure Hastanın işlemi reddetmesi

      ③ Lack of cooperation from the patient Hastanın iş birliği yapmaması

      ④ Decompensated heart failure Dekompanse kalp yetmezliği

      ⑤ Known allergy to the local anesthetic to be used Kullanılacak lokal anesteziğe bilinen alerji

      ⑥ Infection or sepsis at the injection site Enjeksiyon bölgesinde enfeksiyon veya sepsis

    Annotators

    1. Peripheral

      Özetle:

      Periferik sinir blokları → somatik (isteğe bağlı) sinirleri etkiler, doğrudan ağrı ve hareketi bloke eder.

      Sempatik bloklar → otonom sinirleri etkiler, damar tonusu ve bazı kronik ağrıları düzenler.

    2. ympathetic blocks are achieved by administering localanesthetics to sympathetic ganglia

      ① Sympathetic blocks are achieved by administering local anesthetics to sympathetic ganglia Sempatik bloklar, lokal anesteziklerin sempatik ganglionlara uygulanmasıyla sağlanır,

    3. resulting in temporary anesthesia/analgesia in the areadistal to the injection site

      ② resulting in temporary anesthesia/analgesia in the area distal to the injection site. ve bu, iğneleme noktasının distalindeki bölgede geçici anestezi veya analjezi sağlar.

    4. In peripheral nerve blocks, local anesthetics areadministered around the peripheral nerves (perineurally)

      ① In peripheral nerve blocks, local anesthetics are administered around the peripheral nerves (perineurally), Periferik sinir bloklarında, lokal anestezikler periferik sinirlerin çevresine (perinevral olarak) uygulanır,

    5. Acombined spinal-epidural anesthesia is created byadministering local anesthetics to both the spinaland epidural spaces.

      ③ A combined spinal-epidural anesthesia is created by administering local anesthetics to both the spinal and epidural spaces. Spinal ve epidural boşluklara lokal anestezik uygulanarak kombine spinal-epidural anestezi oluşturulur.

    6. orinto the epidural space (between the dura and theligamentum flavum) for epidural anesthesia

      ② or into the epidural space (between the dura and the ligamentum flavum) for epidural anesthesia. veya epidural anestezi için epidural boşluğa (dura ile ligamentum flavum arasındaki boşluk) uygulanabilir.

    7. Local anesthetics can be administered into thecerebrospinal fluid to achieve spinal anesthesia

      ① Local anesthetics can be administered into the cerebrospinal fluid to achieve spinal anesthesia, Lokal anestezikler, spinal anestezi elde etmek için beyin-omurilik sıvısına (BOS) uygulanabilir,

    8. resulting in anesthesia in the area distal to thetourniquet.

      ③ resulting in anesthesia in the area distal to the tourniquet. ve bu, turnikenin distalindeki bölgede anestezi oluşmasını sağlar.

    9. Medium-acting local anesthetics are administered at aconcentration of 0.5% via the intravenous route

      ② Medium-acting local anesthetics are administered at a concentration of 0.5% via the intravenous route, Orta etkili lokal anestezikler %0,5 konsantrasyonunda intravenöz yol ile uygulanır,

    10. In intravenous regional anesthesia, a tourniquet isapplied to occlude venous circulation in the lowerand upper extremities for short procedures

      ① In intravenous regional anesthesia, a tourniquet is applied to occlude venous circulation in the lower and upper extremities for short procedures. İntravenöz bölgesel anestezide, kısa prosedürler için alt ve üst ekstremitelerde venöz dolaşımı kesmek amacıyla turnike uygulanır.

    11. However, in applications involving deep tissues ofthe skin/subcutaneous areas, maximum dosages can beadministered.

      ③ However, in applications involving deep tissues of the skin/subcutaneous areas, maximum dosages can be administered. Ancak, cilt/derialtı dokuların derin bölgelerine uygulamalarda maksimum dozlar güvenle kullanılabilir.

    12. Whenapplied to mucous membranes, the dosage should againbe considered as similar to intravenous dosing.

      ② When applied to mucous membranes, the dosage should again be considered as similar to intravenous dosing. Mukoza yüzeylerine uygulandığında, doz yine intravenöz doz sınırlarıyla uyumlu olarak dikkate alınmalıdır.

    13. Infiltration anesthesia is typically used forsurgical interventions in the mucous membranes anddeep tissues of the skin/subcutaneous layers

      ① Infiltration anesthesia is typically used for surgical interventions in the mucous membranes and deep tissues of the skin/subcutaneous layers. İnfiltrasyon anestezisi genellikle mukoza yüzeyleri ve cilt/derialtı dokuların derin bölgelerindeki cerrahi girişimler için kullanılır

    14. Therefore, the doses of local anesthetics applied to mucousmembranes must never exceed the intravenous dosing limits.

      ① Therefore, the doses of local anesthetics applied to mucous membranes must never exceed the intravenous dosing limits. Bu nedenle, mukoza yüzeylerine uygulanan lokal anesteziklerin dozları hiçbir zaman intravenöz doz sınırlarını aşmamalıdır.

    15. due to the highvascularity of these areas, which leads to rapid absorption andpeak plasma concentrations similar to intravenousadministration.

      ③ due to the high vascularity of these areas, which leads to rapid absorption and peak plasma concentrations similar to intravenous administration. çünkü bu bölgeler yüksek vaskülariteye sahiptir; bu da ilacın hızlı emilmesine ve intravenöz uygulamaya benzer plazma zirve konsantrasyonlarına yol açar.

    16. the doses of localanesthetics should be carefully considered

      ② the doses of local anesthetics should be carefully considered lokal anesteziklerin dozları dikkatle belirlenmelidir,

    17. When administered to mucous membranes (such as the mouth,nose, rectum, urethra, eyes, etc.)

      ① When administered to mucous membranes (such as the mouth, nose, rectum, urethra, eyes, etc.), Ağız, burun, rektum, üretra, göz gibi mukoza yüzeylerine uygulandığında,

    18. They can enhance the efficacy of antitumordrugs like cisplatin while reducing their nephrotoxicand hematotoxic effects.

      ④ They can enhance the efficacy of antitumor drugs like cisplatin while reducing their nephrotoxic and hematotoxic effects. Cisplatin gibi antitümör ilaçların etkinliğini artırabilir ve bunların böbrek (nefrotoksik) ve kan (hematotoksik) üzerindeki zararlı etkilerini azaltabilirler.

    19. as well as roles in DNA transport in DNAvaccines.

      ③ as well as roles in DNA transport in DNA vaccines. ve DNA aşılarında DNA taşınmasında da rol oynarlar.

    20. localanesthetics also have analgesic, antiarrhythmic,antibacterial/antifungal, antithrombotic,anticonvulsant, neuroprotective, anti-inflammatoryeffects

      ② local anesthetics also have analgesic, antiarrhythmic, antibacterial/antifungal, antithrombotic, anticonvulsant, neuroprotective, anti-inflammatory effects, lokal anestezikler ayrıca analjezik (ağrı kesici), antiaritmik (ritim bozukluklarını önleyici), antibakteriyel/antifungal (mikrop ve mantar öldürücü), antitrombotik (pıhtı önleyici), antikonvülzan (nöbet önleyici), nöroprotektif (sinir koruyucu) ve antiinflamatuvar (iltihap önleyici) etkilere sahiptir,

    21. In addition to their local anesthetic effects

      ① In addition to their local anesthetic effects, Lokal anesteziklerin lokal anestezik etkilerine ek olarak,

    22. Additionally, vasoconstrictors arecommonly used by surgeons for hemostaticpurposes.

      ① Additionally, vasoconstrictors are commonly used by surgeons for hemostatic purposes. Ek olarak, vazokonstriktörler cerrahlar tarafından genellikle hemostatik (kanamayı durdurma) amaçlarla kullanılır.

    23. but toensure a slower rise in peak plasmaconcentrations.

      but to ensure a slower rise in peak plasma concentrations. ancak plazmadaki maksimum ilaç konsantrasyonunun daha yavaş yükselmesini sağlamak için eklenir.

    24. For long-acting local anesthetics,vasopressors are typically added not toprolong the duration of action

      ① For long-acting local anesthetics, Uzun etkili lokal anestezikler için,

      ② vasopressors are typically added not to prolong the duration of action vazopressörler genellikle etki süresini uzatmak amacıyla eklenmez.

    25. causing a gradualincrease in peak plasma concentrations.

      ③ and causing a gradual increase in peak plasma concentrations. ve plazmadaki maksimum ilaç konsantrasyonunun kademeli olarak artmasına neden olur.

    26. therebyextending the duration of action ofshort- and medium-acting localanesthetics

      thereby extending the duration of action of short- and medium-acting local anesthetics bu sayede kısa ve orta etkili lokal anesteziklerin etki süresi uzar,

    27. The addition of a vasopressor to localanesthetics allows for slower absorptionat the site of application

      ① The addition of a vasopressor to local anesthetics allows for slower absorption at the site of application, Lokal anesteziklere bir vazopressör eklenmesi, ilacın uygulama bölgesinden daha yavaş emilmesini sağlar,

    28. adrenaline (epinephrine) as avasopressor.

      ③ and adrenaline (epinephrine) as a vasopressor. ve adrenalin (epinefrin) ise vazopressör olarak eklenir. Bu, ilacın etkisini uzatır ve kanamayı azaltır, yani lokal anestezik bölgeden daha yavaş emilir.

    29. 1% methylparaben as an antimicrobial

      ② 1% methyl paraben as an antimicrobial, %1 metil paraben ise antimikrobiyal (mikrop öldürücü) madde olarak bulunur, Bu, ilacın kontaminasyonunu ve bakteri üremesini engeller.

    30. Local anesthetics often contain sodiumbisulfite as an antioxidant

      ① Local anesthetics often contain sodium bisulfite as an antioxidant, Lokal anestezikler genellikle antioksidan olarak sodyum bisülfit içerir, Bu, ilacın oksidasyonla bozulmasını önler.

    31. Procaineis considered tohave a potency of 1,and the others arerated accordingly

      ② Procaine is considered to have a potency of 1, and the others are rated accordingly. Prokainin potensi 1 olarak kabul edilir ve diğerleri buna göre derecelendirilir.

    32. Local anestheticsare classifiedaccording to theirpotency and toxicityrelative toprocaine

      ① Local anesthetics are classified according to their potency and toxicity relative to procaine. Lokal anestezikler, potensi ve toksisiteleri prokain ile kıyaslanarak sınıflandırılır.

    33. As the duration ofaction and potencyof local anestheticsincrease, theirtoxicity also rises.

      ① As the duration of action and potency of local anesthetics increase, Lokal anesteziklerin etki süresi ve potensi arttıkça,

      ② their toxicity also rises. toksisiteleri (zehirlilikleri) de artar.

    34. They reduce the rapidinward sodium currentin a concentration-dependent manner byblocking the openingof sodium channels inthe cell membrane.

      ① They reduce the rapid inward sodium current in a concentration-dependent manner Bunlar, hücre zarındaki sodyum kanallarının açılmasını bloke ederek, hızlı içe doğru olan sodyum akımını doz bağımlı bir şekilde azaltır.

      ② by blocking the opening of sodium channels in the cell membrane. Hücre zarındaki sodyum kanallarının açılmasını engelleyerek.

    35. They are used totemporarily block thetransmission ofpainful stimuli fromthe periphery to thecentral nervoussystem.

      ① They are used to temporarily block the transmission of painful stimuli from the periphery to the central nervous system. Bunlar, ağrılı uyaranların periferiden merkezi sinir sistemine iletimini geçici olarak engellemek için kullanılır.

    36. Due to thesedifferences, amide-type local anesthetics are morecommonly used in clinical practice

      ④ Due to these differences, amide-type local anesthetics are more commonly used in clinical practice. Bu farklılıklar nedeniyle, amid tipi lokal anestezikler klinik uygulamalarda daha sık kullanılır.

    37. and allergic reactions arerarely observed in this group.

      ③ and allergic reactions are rarely observed in this group. ve bu grupta alerjik reaksiyonlar nadiren görülür.

    38. They are metabolized in the liver by microsomalenzymes

      ① They are metabolized in the liver by microsomal enzymes, Bu grup, karaciğerde mikrozomal enzimler tarafından metabolize edilir, Yani karaciğer enzimleri tarafından parçalanır ve etkisi sonlanır.

    39. and allergic reactions are more common inthis group due to the breakdown product para-aminobenzoic acid.

      ③ and allergic reactions are more common in this group due to the breakdown product para-aminobenzoic acid ve parçalanma ürünü olan para-aminobenzoik asit nedeniyle bu grupta alerjik reaksiyonlar daha yaygındır.

    40. They are hydrolyzed by plasma esterases

      ① They are hydrolyzed by plasma esterases, Bu grup, plazma esterazları tarafından hidrolize edilir, Yani kan plazmasındaki enzimler tarafından parçalanırlar.

    41. Lipofilik grup

      Lipophilic group Yağda çözünebilen kısmıdır. Hücre zarını geçmek için gereklidir ve anesteziğin potansiyelini ve etki süresini artırır.

    42. Ara zincir

      Intermediate chain Hidrofilik ve lipofilik grubu birbirine bağlayan yapıdır. Bu zincir, anesteziğin sınıfını (ester veya amid) belirler ve metabolizma hızını etkiler.

    43. Hidrofilik grup

      Hydrophilic group Lokal anesteziğin suda çözünebilen kısmıdır. Sinir hücre zarından geçerken iyonize formda bulunur ve sodyum kanallarına bağlanarak etki gösterir.

    44. They affect not only thenerve fiber membrane but also all excitablecell membranes in a dose-dependent manner.

      Bu ilaçlar sadece sinir lifi zarını değil, aynı zamanda tüm uyarılabilir hücre zarlarını doz bağımlı olarak etkiler.

    45. Local anesthetics are drugs that blockimpulse transmission in nerve fibers in areversible manner when they come intocontact with the nerve fibers at appropriateconcentrations.

      Lokal anestezikler, uygun konsantrasyonlarda sinir lifleriyle temas ettiklerinde, sinir liflerindeki uyarı iletimini geri dönüşümlü olarak bloke eden ilaçlardır.

    Annotators

    1. Joseph Priestley: discovered CO₂ (1772), N₂O (1772), and O₂ (1777).• 1842 – Crawford W. Long introduced the use of ether.• 1847 – In London, John Snow administered anesthesia withchloroform for many years.• 1864 – Lundy introduced trichloroethylene.• 1882 – Von Freud introduced cyclopropane.• 1951 – Suckling introduced halothane.• 1958 – Larssen introduced methoxyflurane.

      ① Joseph Priestley: discovered CO₂ (1772), N₂O (1772), and O₂ (1777). Joseph Priestley: 1772’de CO₂, 1772’de N₂O ve 1777’de O₂’yi keşfetti.

      ② 1842 – Crawford W. Long introduced the use of ether. 1842 – Crawford W. Long eterin kullanımını tanıttı.

      ③ 1847 – In London, John Snow administered anesthesia with chloroform for many years. 1847 – Londra’da John Snow, yıllarca kloroform ile anestezi uyguladı.

      ④ 1864 – Lundy introduced trichloroethylene. 1864 – Lundy triklorotilenin kullanımını tanıttı.

      ⑤ 1882 – Von Freud introduced cyclopropane. 1882 – Von Freud siklopropanın kullanımını tanıttı.

      ⑥ 1951 – Suckling introduced halothane. 1951 – Suckling halotanı tanıttı.

      ⑦ 1958 – Larssen introduced methoxyflurane. 1958 – Larssen metoksifluranı tanıttı.

    Annotators